NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَهَّابِ
بْنُ نَجْدَةَ
حَدَّثَنَا
بِشْرُ بْنُ
بَكْرٍ عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ يَزِيدَ
بْنِ جَابِرٍ
قَالَ
حَدَّثَنَا
عَطِيَّةُ
بْنُ قَيْسٍ
قَالَ
سَمِعْتُ
عَبْدَ
الرَّحْمَنِ
بْنَ غَنْمٍ
الْأَشْعَرِيَّ
قَالَ
حَدَّثَنِي
أَبُو عَامِرٍ
أَوْ أَبُو
مَالِكٍ
وَاللَّهِ
يَمِينٌ
أُخْرَى مَا
كَذَّبَنِي
أَنَّهُ سَمِعَ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
لَيَكُونَنَّ
مِنْ أُمَّتِي
أَقْوَامٌ
يَسْتَحِلُّونَ
الْخَزَّ
وَالْحَرِيرَ
وَذَكَرَ
كَلَامًا
قَالَ
يُمْسَخُ
مِنْهُمْ
آخَرُونَ
قِرَدَةً
وَخَنَازِيرَ
إِلَى يَوْمِ
الْقِيَامَةِ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَعِشْرُونَ
نَفْسًا مِنْ
أَصْحَابِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَوْ
أَكْثَرُ لَبِسُوا
الْخَزَّ
مِنْهُمْ
أَنَسٌ
وَالْبَرَاءُ
بْنُ عَازِبٍ
Ebû Amir yahutta Ebu
Malik'den rivayet olunduğuna göre; kendisi Resulullah (s.a.v)'i şöyle
buyururken işitmiş:
"İleride ümmetimden
ipekli kumaşı ve saf ipeği helal sayacak bir takım kimseler türeyecektir"
(Abdurrahman b. ganim
el-Eş'ârî dedi ki: Ebû Âmir ya da Ebû Malik burada bazı sözler (daha) rivayet
etti. (Fakat ben tesbit edemedim. Bu kelimelerden sonraki rivayeti şöyledir:
Nebi s.a.v. sözlerine
devam ederek) dedi ki:
"Onlardan (geriye
kalan) diğer kısımda maymun ve domuz kılığına sokulur. (Bu durum) kıyamete
kadar (Böyle devam eder gider)."
Ebû Dâvud dedi ki:
Resulullah (s.a.v)'in sahabilerinden yirmi kişi yahutta daha fazlası ipek
giymiştir. Enes ile Bera b. Azib bunlardandır.
İzah:
Buhâri, eşribe
Bab başlığında geçen
"el-hazzu" kelimesi "kalın ipek anlamına gelir. Bazılarına göre
bu kalime "erkek tavşan" demek olan "eRtuzez" kelimesinden
türetilmiştir. Kamus yazan Fîruzâbâdi bu görüştedir. Bazılarına göre de bu
kelime tavşan tüyünden yapılan elbiseler için kullanılır. Tavşan tüyünden yapılmış
olduğu için bu ismi almıştır. Münziri bu görüştedir.
en-Nihâye yazarı
İbnü'l- Esîr'e göre, bu kelime ipek ve yjin karışımı kumaşlar için kullanılır.
İbnü'l- Arabi, bu
kelimenin; çözgüleri ipek olan, dokuma maddesi de ipekten başka bir madde olan
yahutta tersi olan kumaşlar için kullanıldığını söylüyor.
Söz konusu kelime
üzerinde ileri sürülen bütün bu görüşler, onun saf ipek olmayıp içinde ipek
karışımı bulunan elbise anlamına geldiğim ort-ya koyduğundan biz bu kelimeyi
"ipekli kumaş" şeklinde tercüme ettik.
4039 numaralı hadisi
rivayet eden sahabinin kim olduğu kesin olarak bilinmiyor. Onun Ebû Âmir (r.a)
ile Ebû Mâlik (r.a)'den birisi olması gerekmektedir. Bilindiği gibi
sahabilerden hepsi de güvenilir kimseler olduğundan onların kimliğini kesin,
olarak tesbit edememek hadisin sıhhatine zarar vermez.
Yine aynı hadiste, Hz.
Nebi'in bu hadisinin bir kısmının ravi tarafından iyice tesbit edilemediği
ifade edilmektedir. Gerçekten de bu hadisin bir kısmı burada zikredilmemiştir.
Hadisin tamamı Buhari
de şu manaya gelen sözlerle ifade edilmektedir:
"Ümmetimden
muhakkak bir takım zümreler türeyecektir. Bunlar zina etmeyi, epekli elbise
giymeyi, şarap içmeyi, def ve dümbelekler ile eğlenmeyi helal sayacaklardır.
(Bunlardan) birtakım (acımasız, bencil) insanlar dağ başına çıkarlar. Onlara
ait koyu sürüsü ile çoban sabahları yanlarına gelecek, Akşam gidecek Bunlara
bir fakir hacet için gelecek de bu (duygusuz insan)lar o fakire; haydi (bugün
git) yarın gel, diyecekler. Bunun üzerine Allah (sevip eğlendikleri) dağı
üzerlerine indirerek bir kısmını helak edecek, (sağ kalan) öbürlerini de
kıyamet gününe kadar maymun ve domuz suretlerine tebdil edecek. "[Buhari,
eşribe]